Yazı Atölyesi – 1

Değerli Gökmavi okuyucuları,

Sizlerin, özellikle de gençlerin içindeki uyuyan yazma devini uyandırmak amacıyla bu köşede birlikte olacağız. İçimizdeki uyuyan devi uyandırdığımızda çok büyük değişimler gerçekleştiğini göreceksiniz. Bunun için yazma etkinlikleriyle hayal gücümüzü harekete geçirip, zihinsel üretkenliğimizi coşturacağız. 

Olmayanı ortaya çıkarıp, bir eser meydana getiren yöntemlerden biri de hayal gücüne dayalı yazı çalışmasıdır. Hayal ürünü yazı yazmak demek, kişinin bir konudaki duygu ve düşüncelerini hayal gücünü kullanarak, özgürce kâğıda dökmesi demektir. Burada “özgürlük” kavramının altını çizmek gerekiyor.

Biz de kalemimizi koşturmak, hayallerimizi coşturmak için sizlere buradan fırsatlar vereceğiz. Bunun için Bu sayının konusu yazı konusunu, “Alfabenin rastgele bir harfini seçip, o harfle başlayan bir kelimeyle, bir cümleye başlayıp (Ğ harfi hariç), alfabenin bir sonraki harfiyle başlayan ardışık harflerle öykü yazma idi”  idi. Bu konuya ilişkin bize gelen yazılardan en beğenileni aşağıda beğeninize sunuyoruz.

Siz de vereceğimiz konularda yazacağınız yazılarınızı dergimize göndererek bu çalışmaya katılabilirsiniz. Bize yazı gönderenlerin isimlerini ve en beğenilen yazıları bu sayfada yayınlayacağız. Ardından yeni sayının yeni bir etkinlik konusunu vererek atölye çalışmalarımızı sürdüreceğiz. 

Gelecek Sayının Hikâye Konusu:   Kutup-balık-ayı-buz-güneş-soğuk-avlanmak-anne-yavru kelimeleri ile bir hikâye kurgulayın.

Yazılarınız için adresimiz:

mektup@gokmavidergi.com

Kolay gelsin.

OTOPARKTAKİ KAZA

Zeynep Naz DİKÇAL (7. Sınıf)

Akşam çok geç olmuştu. Benim hâlâ uykum gelmemişti. Camdan dışarıya bakmaya karar verdim. Çünkü uykumun gelmesini istiyordum. Dışarıya bir süre baktıktan sonra uykum gelmeye başladı. Elimdeki telefon bir anda titremeye başladı. Fakat o kadar halsizdim ki telefona bile bakacak gücüm kalmamıştı. Geri camdan bakmaya karar verdim. Hastaydım, biraz başım ağrıyordu. Ilık bir çay almak için mutfağa doğru yürüdüm.  İsteksiz bir şekilde ilerlerken babamın ayak seslerimi duyduğunu fark ettim.  Jandarmanın anonsu geliyordu dışarıdan.  Kalkmıştı babam ve mutfağa doğru geliyordu. Lambayı söndürdüm ve saklanmak istedim. Masaya ayağımın çarpmasıyla bu fikrimden vaz geçtim. Ne yapsaydım bile bile saklansam olmazdı. O yüzden babama bu saatte ayakta olmamın sebebini açıklamayı düşünüyordum bir yandan da. Önce su içitim sonra odama gidip tekrar camdan dışarı baktım.  Park halindeki araba geri geri gitmiş ve kaza olmuştu otoparkta.  Rana Abla’nın arabası Mehmet Abi’ninkine çarpmıştı.  Savaş alanı gibi herkes birbiriyle kavga ediyordu, biraz önce sesini duyduğum Jandarma da otoparktaydı ve sakinleştirmeye çalışan Jandarma başarılı olamamıştı. Şimdi iki tarafı da karakola götürüyordu. Tatlı tatlı sorunlarını halletselerdi daha doğru olurdu, diye düşündüm. Uykulu gözlerle yatağıma gittim. Üstüme yorganı çekmemle rüyalara dalmam bir oldu. 

Van’daymışız. Yağmurla karışık bir yağış varmış havada. Zaman nasıl geçmiş uyandığımda saat 10.00’u gösteriyordu. 

Ayrıca bize öykü gönderen; Amine Meryem ŞAHİN’e, Aslı SALIM’a, Zeynep Sena ERKAN’a, Yüsranur ÇELİK’e, Eslem ALTIN’a, Ebrar AZİM’e, Egemen EDE’ye, Muhammed BAHADIR’a, Tunahan TAŞKIRAN’a, Hayrünnisa ÖZDEMİR’e, Efe DOĞAN’a, Hamza BAYRAM’a, Abdullah ABDULGANİ’ye çok teşekkür ediyor, yeni yazılarını bekliyoruz.

bir yorum bırakın